Haberler

Neden bazı çocuklar daha çabuk sinirlenir?

Öfke, bebeklikten itibaren yüz ifadeleriyle anlaşılan altı temel duygudan biridir. Mantıksız davranışlara yol açabilen bu duygu çocukları hangi durumlarda etkiler? Neden bazı çocuklar daha sinirlidir?

“Haber Azerbaycan”, psikolog Şehitnur Zülfikar’ın bu konudaki çalışmasını AZERTAC’tan hareketle sunuyor.

Altı temel duygu; mutluluk, üzüntü, korku, şaşkınlık, tiksinti ve öfke. Diğer duyguların aksine öfkeyi yüksek sesle ifade etmek daha fazla enerji gerektirir. Bazı çocuklar mizaçlarına göre bu duyguyu daha saldırgan sözlerle ifade ederek yaşarken, bazı çocuklar ise öfkelerini sessiz ve ifade etmeden yaşayabilirler. Ancak her çocuk doğal olarak öfkeyi hisseder. Bu durum bazen ebeveynlerin kontrol etmesini zorlaştırmaktadır.

Çocuklar anlaşıldıklarını hissettiklerinde saldırgan duyguları hafifler. Anne-babalar anlayış, kabul ve yakınlıklarıyla çocuklarının incinen duygularına ilk yardımı sevgiyle sağlarlar.

Öfke nedenleri: Hangi çocuklar daha çabuk sinirlenir?

Psikolog Şehitnur Zülfikar, öfkenin yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de zor bir duygu haline gelebileceğini söyledi. Bunu yönetmek için öncelikle öfkenin altında yatan nedenleri keşfetmeniz gerekir. Bu nedenler iki durumda görülebilir:

– İhtiyaçları karşılanmadığında ve arzuları tatmin edilmediğinde.

– Öfkenin (aç ve yorgun olmanın) arkasında kolaylıkla üstesinden gelinebilecek bir fiziksel ihtiyaç yatabilir, bazen bunun daha derin sebepleri de olabilir. Burada çocuğun mahrum kaldığı herhangi bir duygusal ihtiyacının olup olmadığını anlamak gerekir. Çocuğun sevgiye, şefkate, ilgiye, anlayışa, kabule ihtiyacı vardır. Görülmek, takdir edilmek, sosyalleşmek ve ilgilenilmek gibi önemli duygusal ihtiyaçların karşılanmasını beklerler.

Anlaşılmak ve dikkate alınmak yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da eksik olan duygusal ihtiyaçlardır. Ciddiye alınmayan duygular çocuklarda öfkeyi daha net bir şekilde gösterir. Öfke sorunları fiziksel engelli çocuklarda daha sık görülür. Bazen duyguları anlaşılmadığı için öfkeleri onu olumsuz etkileyebilir.

Sağlıklı karar verme, duyguları ve bedeni kontrol etme, kişisel farkındalık, terbiyeli olma gibi davranış ve beceriler, çocukluk çağında henüz oluşmamış olan beyne bağlıdır.

Öfke değil, saldırgan tutumlar odak noktası olmalıdır.

Her çocuk doğal olarak öfkeyi hisseder. Çocuk kendine, başkalarına veya başkalarına zarar vermeye başladığında ebeveynler harekete geçmelidir. Çocuğun öfke nedeniyle riskli ve potansiyel olarak tehlikeli olabilecek uygunsuz davranışlarda bulunmasının engellenmesi gerekir. Çünkü sonuç olarak bu davranışlar onun için hiçbir işe yaramaz ve sağlığına zarar verecek kadar zalimdir. Burada odak noktası öfkeden ziyade saldırgan davranışlar olmalıdır. Duygu beden aracılığıyla ifade edilir. Çocukların öfkenin vücutlarındaki belirtilerini anlayamamaları, duygusal olarak ne hissettiklerini anlayamamaları ve duygularını söze dökememeleri saldırgan davranışlar sergilemelerine neden olabiliyor. Anormal sayılan öfke değil saldırgan davranıştır. Çocukların sağlıklı bir şekilde anlamaları ve kendilerini ifade edebilmeleri için doğru yönlendirilmeleri gerekmektedir.

Öfke nöbetlerine ne sebep olur?

Buraya kadar çocuklarda öfkeye neden olabilecek şeyler hakkında genel bilgiler verdik. Öfke nöbeti yaşı ile beyin arasındaki ilişkiye bir göz atalım. Alt beyin beynin ana yapısıdır, doğduğumuz andan itibaren gelişir. Beyin, tamamen olgunlaşana kadar daha sağlıklı kararlar almamızı sağlayan beynin karmaşık bir parçasıdır. Beynin en yavaş gelişen kısımlarından biridir. Sağlıklı kararlar vermek, duyguları ve bedeni yönetmek bunun bir parçasıdır. Kendini tanıma, anlama, doğru eylemde bulunma gibi davranış ve beceriler çocuğa bağlıdır. Ona şefkatle davranmak beynini harekete geçirecek ve sakinleşmesi için koşullar yaratacaktır. Bir öfke nöbeti sonuçta, deyim yerindeyse, düşük beyin veya yüksek beyin kavramı olarak düşünülebilir.

Öfkeyi yönetmenin doğru yolu nedir?

Öfke genellikle uzun sürmese de bir an için sonsuzluk gibi gelebilir, dolayısıyla hoş olmayan bir duygu ortaya çıkar. Bu duyguyu gizlemek, görmezden gelmek ya da olmasını engellemeye çalışmak hiçbir işe yaramıyor. Yaşı ne olursa olsun insan hissettiği duyguları seçemez ama davranışlarını seçebilir. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren uygun şekilde yönlendirildikleri takdirde davranışlarını kontrol etmeyi öğrenebilirler.

Bir çocuğun ne hissettiğini bilmesi, neden hissettiğini bilmesinden daha önemlidir:

Çocuk, hissinin tam olarak ne olduğunu bilirse, daha az zihinsel karışıklık yaşayacaktır. Bunun için ebeveynlerin çocuğun duygularına “ayna tutması” yani onun nasıl hissettiğini yansıtması gerekir. Böylece çocuk kendi duygusal durumlarını anlamaya başlar ve anladıkça sakinleşir.

En iyi yaklaşım, duyguları serbest bırakarak davranışı sınırlamaktır:

Bu yaklaşımda bir konu çok önemlidir. Konuşma çocuğun duygularına dokunmayacak şekilde başlatılmalıdır: “Biliyorum, anlıyorum, şimdi kızgın olduğunu görüyorum. Ama sergilediğin bu davranış sağlıklı, doğru, yerinde bir davranış değil. “Sakinleşmek istersen ellerini yıkayabilir veya su içebilirsin” gibi bir alternatif olabilir. Önerilerle bitirmek doğru olur.

Çocuk tehlike ve risk içeren davranışlar sergiliyorsa:

Örneğin, bir çocuk kız kardeşine veya erkek kardeşine taş atarsa, ebeveyn “kardeşine veya kardeşine atma” diyerek tehlikeli davranışı durdurmalı, daha sonra onun duygularına dikkat etmeli ve çocuğa bunu yapmamasını göstermelidir. Bu eylemi, duygularını farklı bir şekilde ifade etmek ve bunu yapmanın zararsız yollarını göstermek için yapar.O hassas anda çocuk anlayış gösterecek ve zamanla bu yaklaşımı benimseyecektir.

Haber Azerbaycan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu