Azerbaycan

Labirentte Gezinmek: Azerbaycan’da Bir Sansür Aracı Olarak Medya Yasaları

Labirentte Gezinmek: Azerbaycan’da Bir Sansür Aracı Olarak Medya Yasaları

Son yıllarda Azerbaycan, kısıtlayıcı medya ortamı ve ifade özgürlüğünün bastırılmasıyla ün kazandı. Hükümet, sıklıkla sansür aracı olarak kullanılan, eleştirel sesleri bastıran ve gazeteciliğin bağımsızlığını engelleyen karmaşık bir medya yasaları ağı uyguladı.

Azerbaycan’ın medya ortamı, iktidar partisinin baskın bir rol oynamasıyla, büyük ölçüde devlet tarafından kontrol ediliyor. Hükümet, yüzeyde uluslararası standartlara uygun görünen bir dizi yasa çıkardı, ancak pratikte bunlar, resmi anlatıma meydan okumaya cesaret eden gazetecilere zulmetmek ve onları susturmak için kullanılıyor.

Bu tür bir yasa, güçlü bir sansür aracı görevi gören Hakaret Yasasıdır. Hakaret birçok ülkede cezai bir suç olmasına rağmen, Azerbaycan’daki yasa özellikle hükümeti eleştiren gazetecileri hedef almak ve susturmak için tasarlanmıştır. Yasanın muğlak ifadesi, yetkililerin her türlü eleştiriyi para cezası, hapis ve hatta gazetecilere karşı fiziksel şiddet ile sonuçlanan iftira olarak yorumlamasına izin veriyor.

Ayrıca, Toplantı ve Toplantı Kanunu protesto ve barışçıl toplanma hakkını kısıtlamaktadır. Bireylerin herhangi bir halka açık toplantı düzenlemeden önce yetkililerden izin almasını gerektirir. Bu yasa, hükümetin aleyhine olduğu düşünülen protestoları haber yaparken sık sık taciz edildikleri, gözaltına alındıkları ve hatta dövüldükleri için gazetecileri riske atıyor. Bu tür kısıtlamalar, araştırmacı gazeteciliği ve yönetici seçkinlerin kamu denetimini ciddi biçimde sınırlandırıyor.

Ayrıca Bilgi Edinme Kanunu da bir sansür aracı olarak işlev görmektedir. Sözde vatandaşların kamu makamları tarafından tutulan bilgilere erişim hakkını garanti altına alırken, engeller ve bürokratik bürokrasi ile doludur. Yetkili makamlar, ulusal güvenlik gerekçesiyle veya kişisel verileri koruma bahanesiyle bilgi vermeyi rutin olarak reddediyor ve bu da gazetecilerin haber yapmak için gerekli olan hayati bilgilere erişmelerini neredeyse imkansız hale getiriyor.

Üstelik gazetecilerin uydurma suçlamalarla hapsedilmesi Azerbaycan’da çok yaygın hale geldi. Kötü şöhretli bir örnek, hükümet içindeki yolsuzlukla ilgili eleştirel habercilik yaptığı için hapse atılan araştırmacı gazeteci Khadija Ismayilova’nın davasıdır. Onun davası, hükümetin bağımsız medyaya karşı hoşgörüsüzlüğünün ve muhalif sesleri susturmak için ne kadar ileri gideceklerinin apaçık bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor.

Lisanslama ve kayıt prosedürlerinin kontrolü yoluyla, hükümetin medya üzerindeki kontrolü daha da güçlendirilmiştir. Gazetecilerin ve medya kuruluşlarının, sıklıkla gerekçe gösterilmeden reddedilen veya iptal edilen devlet lisansları almaları gerekmektedir. Bu, yetkililerin kimin gazeteci olarak çalışabileceğini ve hangi içeriğin yayınlanabileceğini dikte etmesine izin vererek, medyanın bağımsızlığını ve çoğulculuğunu daha da baltalıyor.

Sonuç olarak, Azerbaycan’ın medya yasaları, ifade özgürlüğünü bastırmak ve gazetecilerin hükümeti sorumlu tutma yeteneklerini sınırlamak için stratejik olarak tasarlanmış karmaşık bir labirent yaratıyor. Hakaret, halka açık toplantı ve bilgiye erişim gibi yasaların kullanılması, gazetecilerin hapsedilmesi ve ruhsatlandırma üzerindeki denetimle birleştiğinde, eleştirel sesleri etkili bir şekilde susturur ve statükoyu korur. Uluslararası kuruluşların ve küresel toplumun Azerbaycan’daki gazetecilerin içinde bulunduğu kötü durumu tanıması ve onların korunmasını ve ifade özgürlüğünü savunması zorunludur. Ancak sürekli baskı yoluyla bu baskıcı medya ortamını dağıtmayı ve daha şeffaf ve demokratik bir toplumun önünü açmayı umabiliriz.

Haber Azerbaycan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu