Haberler

“Bana çok para verirlerse işime ihanet ederim” – Zülfiyya Gurbanova

Zulfiya Gurbanova Kult.az sitesine röportaj verdi. O röportajı sunuyoruz:

– Zülfiyya Hanım, tiyatro, sinema ve dizi: Üçünde de olmak zor değil mi? Genellikle profesyonellik, bir kişi birden fazla görevi yerine getirdiğinde ortaya çıkar.

– Bana göre profesyonellik, bir alanda olup başka şeyler yaptığınızda ortaya çıkar. Her üç alanda da oyuncuyum ve oynadığım roller belli. Buradaki zorluk ancak fiziksel anlamda olabilir, yani evet bazen üçünde de olmak zor oluyor.

– Her alanda “hile” kavramı var, oyunculukta nasıldır? Mesela para uğruna bir şeyler yapmaya mı zorlanıyorsunuz, yoksa bu sizin için ana sanat mı ve para böyle oynamıyor bir rol?

– Katılıyorum, bizimki dahil her alanda var. Ama kişisel olarak Zülfiyya Gurbanova olarak hiçbir zaman para uğruna işime ihanet etmedim. Çünkü işimi seviyorum, zorunluluktan değil. Eğer bir gün işime ihanet etmek istersem bunu düşünecek kadar param olmalı.

– Mesela bunun hakkında ne kadar düşünebilirsin?

– Vallahi henüz bunu düşünmedim (gülüyor). Ama ekstra para kazanmak istediğimde ev sahipliği yapıyorum.

– “Khaltura” nın önde olduğu ortaya çıktı?

– Siz ve diğerleri buna “kayıp” diyebilirsiniz ama ben buna “ek gelir kaynağı” diyorum, hepsi bu. Bu da kulağa hoş geliyor. Ek gelir elde etmek için bazı etkinliklerde sunuculuk yapıyorum ve ücret alıyorum. Basitçe, liderlik etmek oyunculuk değildir.

– Telif ücretinden bahsetmişken, bir film için ne kadar telif ücreti aldığınızı açıklayabilir misiniz?

– Hayır, açıklayamam. Bu benimle ilgili bir şey ama sabit bir miktarı yok, değişiyor.

– Aktörler ve aktrislerle karşılaştırıldığında yazarlar ve şairler genellikle kendi alanlarındaki adaletsizlikleri protesto ederler. Ama sen bunu pek görmüyorsun. Görünüşe göre her şeyden memnunsun…

– Bugüne kadar defalarca yazılarla, röportajlarla, hatta televizyonlarla protesto ettim. Bu konular benim için kapanmıştır.

– Zülfiyya Hanım nasıl bir rol ilginizi çeker? “Kırmızı çizginiz” var mı?

– Temas gerektiren sahnelerde yer almayacağım.

– Toplumun kınamasından neden korkuyorsunuz? Sonuçta profesyonel sanatta tabuların yıkılması gerekiyor. Sanat fedakarlık gerektirmez mi?

– Böyle düşünceler söyleyenler yanılıyor. Temassız bir sahnede yer alıp hatırlanmak, güzel bir eser yaratmak mümkün. Ben kendim bunun bir örneğiyim.

– Yani sebebiniz toplum, aile, değerler değil, sadece hoşunuza gitmiyor, başka şekilde yapabileceğiniz için mi almıyorsunuz?

– Doğduğum ve yaşadığım bu toplumda oldukça riskli görülen ve açıkça karşılanmayan roller oynadım. Benim için asıl önemli olan rolün temassız bir şekilde teslim edilmesidir. Bir diğer konu da yaşadığımız toplumda bu yaratıcı konuların neye değip neyin değmediğini biliyorum.

– Peki ‘Tabutun Salıncağı’ ve ‘Zehar Tulugu’ filmlerinde fahişe olarak anılmak sizi rahatsız etmiyor mu?

– HAYIR. Eserlerimde farklı kadın karakterler olduğundan değil. Fahişe görselleri de bu kadın karakterlerden biridir. Pek çok olumsuz ve olumlu kadın rolü oynadım. Her şeyin bir yeri vardır. Bazıları YouTube izliyor, bazıları ise TV izliyor. Herkes beni bir yerden, bir görüntüden tanıyor. Ama fahişe rolümle tanındığımı söylemek diğer güzel rollerime haksızlık olur. Peki neden rahatsız oluyorum? Toplum endişelenmeli!

-Aynı zamanda çok güzel bir bayansın. Evlenmeme sebebinizi öğrenebilir miyim?

– Karakter! Mental olarak çok güçlü bir kadınım. İnşallah ileride benim gibi güçlü, iradeli bir insan ortaya çıktığında, eğer onun aklı benimkiyle aynıysa, o kişiyle mutlaka evlenirim.

– Ya evlendikten sonra partneriniz sanatınızı kıskanırsa? Sanatınıza veda edebilecek misiniz? Sanatınız aşk uğruna feda edilecek mi?

– Bu geleceğin işi. Ama ben sanatımı yeterince zeka ve ahlakla icra eden bir oyuncuyum. Bu nedenle kıskanılacak bir durum yok.

– “Geleceğin işidir” derseniz böyle bir ihtimal var gibi görünüyor.

– Yarın ölme ihtimalim var…

Haber Azerbaycan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu