Kulaklarımızın dibinde emperyalist tehditlerden kim bahsedecek?

İnsan hakları savunucusu Anar Memmedli

Emperyalist devlet politikası ile emperyalist siyasi vizyon farklı unsurlardır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri eski bir emperyal devlet değildir, ancak siyasi yönetiminde emperyalist görüşlere sahip liderler önemli ölçüde temsil edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin iki yüz yılı aşkın devlet politikasında, emperyalist bir devletten ayrılma ve bağımsız bir devlet kurma geleneği, yeni bağımsız devletlere verilen desteğin ölçeği nedeniyle emperyalist görüşe üstün geldi.

Fransa, Almanya, İngiltere, Osmanlı Türkiyesi, Çarlık Rusyası, İran ve Çin eski emperyal devletlerdir. Elbette bu ülkelerde o imparatorluklara özlem duyan birçok sosyo-politik grup var. Ama mevcut Rusya’nın yönetiminde emperyalist devlet politikasının şiddetli tezahürü, adı geçen diğer devletlerin hiçbirinde yok.

Emperyalist siyasi geçmişlerinin anti-hümanist sayfalarıyla hesaplaşan dünya üzerinde çok az devlet vardır. Örneğin geçen yüzyıldaki iki dünya savaşında emperyal topraklarının çoğunu kaybetmiş olan Britanya’da koloniden göç eden etnik grupların temsilcisi siyasi yönetimde rahatlıkla temsil edilebilmektedir. Şu anki başbakan Rishi Sunak gibi. Bunu bugünün Rusya’sında veya Türkiye’sinde hayal edebiliyor musunuz?

Kaderi Rusya’ya bağlı olan Rusya’da milyonlarca Rus olmayana yönelik baskı, Ruslara göre iki kat daha şiddetlidir. Çünkü medeni ve siyasi haklarıyla birlikte etnik kimliklerini de korumaya çalışıyorlar. Uygurların Çin’de maruz kaldıkları etnik ayrımcılık, bu ülkenin emperyalist geçmişine veda edemeyen komünistlerin hümanizm karşıtı devlet anlayışına işaret ediyor.

45 yıl önce İran’daki emperyalist geçmişi Müslüman-Şii mezhebi üzerinden yeniden inşa etmeye çalıştılar. Ama ne bir imparatorluk ne de bir İran ulusal devleti var.

Genel olarak emperyalist siyaseti devlet yönetiminden çıkaramayan devletler “ulus-devlet” kuruluşu sınıfında kalmaktadır. Rusya bunun en kötü örneğidir.

Zaten birçok ülkenin başı Bakü’de toplanıp Fransız emperyalizmine karşı konuşurken, emperyalist tehditleri kulaklarımızın dibinde konuşma ihtiyacı doğuyor. Aksi takdirde ifade edilen görüşler kaba ve popülist görünür, o odada kalır ve AzTV medyası dışında ciddiye alınmaz.