Azerbaycan

Azerbaycan: ilerleme ile gerileme arasında

Natig Javadli

Toplum olarak öldük, kamuoyunda kınama nedir, kamuoyu yok

Son dönemde Azerbaycan denildiğinde akla ilk gelen siyasi tutuklamalar, işkenceler, medyaya ve siyasi aktivistlere yönelik baskılardır. Daha doğrusu tüm bunlar normalleşti ve ülke insanı için günlük bir yaşam, otoriteler için bir yönetim tarzı haline geldi.

Bütün toplumsal kesimlerden karamsarlık yağıyor, bir gün olumsuz bir haberin yayılmaması şaşırtıcı, oysa medeni ülke ve toplumlarda tam tersi oluyor…

4 yıldır sınırları kapatılıp kapatılan Azerbaycan’da yaşananlar, ülke sınırları dışında da tartışılıyor ve yabancı medyanın da gündeminden biri haline geldi.

Natig Javadli. Fotoğraf: arşiv

Bu arada The Guardian gazetesi İngiliz milletvekillerinin İlham Aliyev’e yazdığı mektubu yayınladı. London School of Economics and Political Sciences doktoru ekonomist Gubad İbadoğlu’nun serbest bırakılmasını talep ediyorlar. Mektupta ayrıca “COP 29″dan da bahsediliyor:

“Eğer Azerbaycan bu yılki iklim konferansını gerçek bir barış eylemi haline getirecekse, hükümet derhal ve koşulsuz olarak Gubad İbadoğlu’nu serbest bırakmalı ve kendisine yöneltilen tüm suçlamaları iptal etmelidir.”

200 yılı aşkın bir geçmişi olan (1821) “Muhafız”, Azerbaycan’ı her hafta, her ay, hatta her yıl yazmakla kalmıyor, artık sık sık yazıyor, hatta yazsa bile…

Genel olarak “The Guardian” yayınlandığında Güney Kafkasya tamamen Rusya’nın kontrolü altında değildi ama artık manzara farklı…

Son yıllarda Azerbaycan’ın adı yolsuzlukların ülkesi olarak yayınlarda anılıyor. Mesela “Azerbaycan çamaşırhanesi” ya da Hacıyev’in, Aliyev’in, Feyziyev’in Londra’daki mülkleri…

Bütün bunlar Azerbaycan’daki mevcut yönetimin uluslararası dünyada ülke hakkında yarattığı arka plan, acı gerçektir…

Milletvekillerinin talebine dönelim. Evet Gubad Bey serbesttir. Ancak hakkındaki suçlamalar devam ediyor, yani polis kontrolünde ve yaşadığı ülkeyi, şehri bile terk edemiyor.
Ama Azerbaycan’da cezaevinde normal yemek bile yiyemeyen tutuklular da var. Örneğin Famil Halilov. Elleri felçli olan bu adam uyuşturucu suçlamasıyla tutuklandı. Çünkü hükümeti eleştirdi…

Buradaki çelişki ne biliyor musunuz? Örneğin, grup I engelli bir kişi söylediklerinden dolayı cezaevinde olmasına rağmen, Ceza Kanunu’nun en belirgin maddeleri olan 179.3.2 (büyük miktarda zimmete para geçirme), 193-1.3.2 (büyük miktarda zimmete para geçirmenin yasallaştırılması) nedeniyle hapse atılmaktadır. suç yoluyla elde edilen mal miktarı) 308,2 (resmi yetkilerin kötüye kullanılması) 313 (görevde tahrifat) suçundan yargılanan Bakü Şehir Çember Operasyon Şirketi (BCCOC) Spor Operasyonları Dairesi eski başkanı Chingiz Mehdiyev serbest.
Ya da Nahçıvan gümrük idaresinde milyonları zimmetine geçirenler soruşturma döneminde serbest kalıyor. Bunlardan biri de ANAS Başkanı İsa Habibbeyli’nin oğlu. Sanki yetkililerin gözetiminde olan bir akademisyenin oğludur, soyabilir, yok edebilir demek isterler…
Bunun gibi birçok örnek verilebilir.

“Dedi Dadashbeyli davası”nda da ağlayacak çok şey vardı. MNS’nin öne sürdüğü maddelerden biri de bu gençlerin İlham Aliyev’i devirdiği, ardından Savunma Bakanı Safar Abiyev’in iktidarı onlardan alıp Aliyev’e iade ettiği iddiasıydı. Bu gençler hem Vehhabi, hem Radikal Şii, hem Mason, hem de… ceza davalarında bulunabiliyorlar. Yani tamamen saçma iddialar…

Bu arada Famil Halilov’un suçlaması bana 2007 yılında tutuklanan bir gazetecinin mahkemede söylediklerini hatırlattı: Ulusal Güvenlik Servisi’nin suçlamalarından biri de yazdığı iddia edilen makalenin “halkı heyecanlandırdığıydı…”
Gazeteci ayrıca mahkemede gazetenin “peşşivka”sını getirin, yazılarımdan 10 suçlamayı kaldırın ama bu suçlamayı bir kenara bırakın, dünyayı bize güldürmeyin, Avrupa Mahkemesi’nin soruları bir şekilde devlet…
Suçlama eski dışişleri bakanı Elmar Memmedyarov’un şikayeti üzerine yapıldı. Hangi Elmar Memmedyarov’u biliyor musun? ABD’de 4 milyona ev alınca Dışişleri Bakanlığı buna ‘bakanın özeli’ dedi…
Komik mi? Hayır, değil…

“Dedi Dadashbeyli davası”nda da ağlayacak çok şey vardı. MNS’nin öne sürdüğü maddelerden biri de bu gençlerin İlham Aliyev’i devirdiği, ardından Savunma Bakanı Safar Abiyev’in iktidarı onlardan alıp Aliyev’e iade ettiği iddiasıydı. Bu gençler hem Vehhabi, hem Radikal Şii, hem Mason, hem de… ceza davalarında bulunabiliyorlar. Yani tamamen saçma iddialar…

Mahkumlarımıza geri dönelim. Alasgar Memmedli’nin sağlık durumuyla ilgili neredeyse her hafta heyecan verici haberler alıyoruz. Azerbaycan cezaevlerinde 20 gazeteci var, bunların üçü kadın: Sevinj, Nargiz ve Elnara. İnsan hakları savunucularının her gün onlar hakkında konuştuğu ve yazdığı doğru ama sesleri petrol ve doğalgaz yatakları tarafından bastırılıyor ve Bilajari dışında pek duyulmuyor. Tıpkı Sovyet devletinin yabancı radyo istasyonlarını yasaklaması gibi…

Belki de bu yüzden İngiliz milletvekilleri bugüne kadar bu konuda sessiz kaldı, nedenini tam olarak bilmiyorum. Ancak Azerbaycan’ın sosyo-politik sektörünün kötü durumda olduğunu, mevcut durumu dar çıkarların yarattığını biliyorum. Sonuç olarak toplum olarak öldük, kamuoyunda kınama nedir, kamuoyu yoktur. Eğer iktidar böyle bir toplumu ilkel meselelerle çok rahat yönetiyorsa, burada derinlemesine düşünüp bir şeyler aramaya gerek yok…

Karamsar değilim, zaman bir nehir gibi akıyor ve tarih hiç durmadı. Bu yayın bu tarz modları görmüş ve arşivine göndermiştir. Ancak tarihe bakarak uyanamayız.

Sabir’in dediği gibi:
Dünyada her millet ilerleme kaydeder.
Oh, her daire içeriğinde ilerleme,
Yatağımdaki ilerlemeyi hatırla,
Biz de dünya rüyasında ilerleme kaydedeceğiz…

Dünyaya biraz uzaktan baktığınızda ortada bir boşluk görüyorsunuz; bir yanda ilerleme, diğer yanda gerileme…
Biz de durgunluk ile ilerleme arasındaki uçurumda kalanlar arasındayız.
Bu uçurumdan ilerlemeye çalışmayanlar kurtulamayacaklardır.
Kaçmayı deneyelim!

Meydan.tv sitesininin makalesinin bir kısmı kullanılmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu