Azerbaycan

Azer Kasımlı: “Zangezur Koridorunun projeden çıkarılması barış sürecini hızlandırabilir”

Farhad Memmedov: “ABD öyle bir arka plan oluşturdu ki, barış anlaşmasını Rusya’ya karşı bir adım olarak değerlendiriyoruz”

7 Ağustos’ta Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, bölgesel iletişimle ilgili maddenin karşılıklı anlaşmaya dayalı barış anlaşması taslağından çıkarıldığını duyurdu. ifadeBu da Erivan-Bakü görüşmelerinde yeni bir durumun ortaya çıktığını gösteriyor.

Ermenistan Dışişleri Bakanlığı basın servisi başkanı tarafından yapılan bu açıklamadan birkaç gün önce, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın özel görevlerden sorumlu temsilcisi Elçin Amirbeyov Ani Badalyan da benzer bir açıklama yapmıştı.

Karşılıklı mutabakata dayanarak bu maddenin (iletişim engellerinin kaldırılması) barış anlaşmasından çıkarılmasına ve tartışmanın bir sonraki aşamaya taşınmasına karar verdiklerini belirtti.

Meydan TV’ye son durumu değerlendiren siyaset bilimci Farhad Memmedov, “Zangezur Koridoru neden projeden çıkarıldı?” soruyu doğru bulmuyor:

“Çünkü bu genel iletişimin açılmasının bir parçası. Genel olarak taşıma ve iletişim konusu sözleşmeden çıkarıldı.

Farhad Memmedov, “Zangezur Koridoru” güzergâhı ve ulaşım modlarının Ermenistan tarafından kabul edildiğine inanıyor:

“Çünkü Ermeni devletinin ‘barış kavşağı’ projesine bakarsak Ordubad’dan Zengilan’a hem demiryolu hem de yol var. Yani Ermeni tarafı karayolu ve demiryolunu kabul etti. Asıl çelişki bu yolun işleyiş şeklidir, dolayısıyla taraflar ortak bir paydada buluşamazlar. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Zangezur Koridoru” olmadan diğer iletişimlerin açılmayacağını söyledi. Yani taraflar arasında çatışan konular iletişimin açılmasını imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle ulaşım ve iletişimin açılması konusu anlaşmanın tamamen dışında bırakıldı. Bu her iki tarafça da doğrulandı.”

Politikacı Azer Kasımlı, bu konunun Ermenistan açısından çok hassas olduğunu söyledi.

2020 savaşı sonucunda Putin, Aliyev ve Paşinyan arasında imzalanan açıklamaya göre “Zangezur Koridoru”nun güvenliğinden Rus ordusunun sorumlu olması gerektiğini sözlerine ekledi:

“Ermenistan’ın çıkarlarına uymadığı ve onlar için ‘kırmızı çizgi’ olduğu için barış projesinde ilerleme kaydedilemedi. Çünkü Erivan, barış anlaşmasında “Zangezur Koridoru” bulunması halinde Azerbaycan ve Rusya’nın 10 Kasım 2020 tarihli beyanı referans alacağına inanıyordu. Ermenistan bu açıklamanın tarihe geçmesi konusunda ısrar etmeye devam etti ve bunu da başardı.“.

Söz konusu maddenin taslaktan çıkarılmasının barış anlaşmasının hızlandırılmasına etkisi konusunda ise Farhad Mammadov, belgenin imzalanmasından sonra konuya dönüleceğini söylüyor:

“Taraflar bu konuyu anlaşmadan çıkarıp, belgeyi imzaladıktan sonra ona geri dönme konusunda anlaştılar. Çelişkinin eylem tarzıyla ilgili olduğunu vurguladım. Eylem şekline ilişkin iki belge var: Birincisi 10 Kasım tarihli üçlü bildiri. Bu, Erivan topraklarından geçen ulaşım ve iletişim hattının güvenliğini garanti ettiğini, ancak kontrolü Rus sınır muhafızlarına verdiğini gösteriyor. 10 Ocak 2021’de imzalanan ve çoğu zaman unutulan ikinci bir açıklama daha var. Bu belgenin ana fikri ulaştırma ve iletişimle ilgili üçlü komisyonların oluşturulmasıdır. Yani Rusya, Erivan tarafından Ermenistan topraklarında bu görevi bir yükümlülük olarak kabul etmiştir. Rusya aynı zamanda üçlü komisyonun üyesi ve katılımcısıdır.”

Azer Kasımlı ve Farhad Memmedov. Fotoğraf kolajı: Meydan TV

Ermenistan demiryolları Rusya’ya ait olduğundan ulaşım alanında kuzey devletini inkar etmek mümkün değil. İletişim yollarını açarsanız, Azerbaycan’dan Türkiye’ye demiryolu ile mal gidecekse, “Zengezur Koridoru”ndan Nahçıvan’a kadar 200 kilometre yol kat ederek, oradan tekrar Ermenistan üzerinden Rus demiryolları üzerinden Türkiye’ye ulaşması gerekir. Dolayısıyla Rusya inkar edilemez derken bu noktayı kastettim. Bu anlamda Ermenistan ve Rusya’nın harekât şekli konusunda ortak bir paydaya varamaması halinde Azerbaycan bu konuyu anlaşmadan çekip daha sonra ikili veya başka formatta çözmeye çalışacaktır.” – dedi.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin siyasi, sınır ve ulaştırma-iletişim düzeyinde olduğunu söyledi.

“Bakü-Erivan diplomatik ve siyasi ilişkileri kurulursa Türkiye de aynı adımı eş zamanlı atabilir. Ayrıca sınır sorununu çözersek Türkiye, Ermenistan’la olan sınır sorununu da çözebilir. Son olarak ulaşımı ve iletişimi açarsak Ankara da açılır. Ermenistan’ın pozisyonunu yapıcı hale getirme baskısını hissetmesi için bu eşzamanlılığı sürdürmemiz gerekiyor. Bana göre Bakü ile Ankara’nın bu konudaki tutumları örtüşüyor”.

Azer Kasımlı, “Zangezur Koridoru” ibaresinin projeden çıkarılmasının barış anlaşmasını hızlandıracağını düşünüyor:

Ancak belgenin yakın zamanda imzalanacağından şüpheliyim. Rusya barış anlaşması imzalamak istemediği için Azerbaycan da bu nedenle herhangi bir anlaşma imzalamayacak. Belki çerçeve belgesi imzalanabilir ama bu bölgeye barışın geleceği anlamına gelmiyor. Genel olarak herhangi bir belgenin imzalanması barışın olduğu anlamına gelmez. Çünkü başta Rusya olmak üzere büyük güçler bölgeye barışın gelmesini istemiyor.”

Ancak Azer Kasımlı, Türkiye’nin bölgesel politikasını bir anlamda değiştirdiğini söylüyor:

Sebebi ise Türkiye içindeki süreçlerle ilgili, ekonomik kriz derinleşiyor, Batı’dan gelen finansal ihtiyaçlar var. Genel olarak Ermenistan ve Türkiye sınırlarının açılması ve ilişkilerin iyileşmesi öncelikle Ankara’nın yararınadır. Azerbaycan da. Çünkü Türkiye, Ermenistan’ı ne kadar çok etkilerse, Rusya’nın etkisi de o kadar azalacak, Azerbaycan’ın çıkarına olan bir denge oluşacaktır. Şu anda Ermenistan ile sınırların açılması Türkiye’nin dış politikasının ana yönlerinden biri haline geliyor. Ancak Rusya, tam tersine, Erivan’ın ileri karakol olarak kalması konusunda ısrar ediyor ve Azerbaycan’la iyi ilişkilere sahip olmamakla ilgileniyor. Barış olsa bile bunun Moskova’nın kontrolünde olmasını, yani SSCB döneminde olduğu gibi Rus askerlerinin her iki ülkeye de girmesini istiyor. Çünkü Rusya’nın kontrolünde olmayan bir barış, zaten bölgeye demokrasinin gelmesi ve özgür seçimlerin gelmesi, dolayısıyla bölgenin Batı’ya ve medeni dünyaya entegre olması anlamına geliyor. Sergei Shoigu da bunu göz önünde bulundurarak aynı açıklamayı yaptı. Aslında Shoigu da Ermenistan için aynı görüşü söylüyordu.”

Farhad Mammadov, Sergey Shoigu’nun “Batı Kafkasya’ya ve barış sürecine müdahale ediyor” derken şunu kastettiğini düşünmüyor:

“Bakın Batı, O’Brien’ın diliyle açıkça ABD’nin Ermenistan’a yönelik tutumunun ve verilen desteğin Erivan’ı Rusya’dan ayırmak olduğunu söyledi. Hadi arabuluculara gidelim. Rusya sessiz kalıyor, barış anlaşmasıyla ilgili pratik bir adım atmıyor, sadece gelip Moskova’da görüşebileceğinizi söylüyor. Avrupa Birliği, Granada deklarasyonundan bu yana belli bir düzeyde, ancak gayri resmi bir biçimde aktif olmuştur. Charles Michel, Londra’da Aliyev ve Paşinyan’a yaklaşıp sohbet etmesine rağmen, arabuluculuğu işlevsel olarak kaybettiler. Ancak Washington barış anlaşması meselesine müdahale etmek istiyor. Bu anlamda Sergei Shoigu’ya katılabiliriz, yani o, ABD’nin müdahalesine atıfta bulunan bir alıntı söyledi. Çünkü ABD, faaliyetleriyle ve Ermeni merkezli yaklaşımıyla öyle bir arka plan oluşturdu ki, barış anlaşması artık Rusya’ya karşı bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu da süreci olumsuz etkiliyor.”

Ermenistan Dışişleri Bakanlığı basın sözcüsü Ani Badalyan, 25 Temmuz’da yerel basına, ülkesinin barış anlaşmasına ilişkin karşı önerilerinin hazırlık aşamasında olduğunu söyledi:

“Ermenistan, daha önce dile getirilen ve sunulan temel hükümlere uygun olarak anlaşmayı en kısa sürede imzalamaya hazırdır”.

Haziran ayında Ermenistan, Azerbaycan’dan barış anlaşması taslağına ilişkin 10’uncu teklif paketini aldı.

Bundan önce 20 Temmuz’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, barış anlaşması metninin yüzde 80-90’ının üzerinde anlaşmaya varıldığını açıklamıştı:

“Ermenistan bu hükmü ve terminolojiyi (Karabağ’a ilişkin) oradan almayı kabul etti ve böylece normalleşme sürecinde ilerleme kaydediliyor.”

Ancak I. Aliyev iki konunun hala açık olduğunu ekledi:

“Bunlardan biri de Ermenistan’ın bizim tekliflerimize olumlu cevap vermesidir. İkincisi, Minsk Grubu’nun iptali için Ermenistan ve Azerbaycan’ın ortaklaşa AGİT’e başvurması gerekiyor. Çünkü bu grup uzun süredir aktif değil.

2020 yılında Karabağ’da 44 gün süren savaş sonucunda Azerbaycan, işgal ettiği toprakların çoğunun kontrolünü yeniden ele geçirdi. 2023 yılında askeri operasyonlarla bölgenin kontrolünü tamamen ele geçirdi.

Bundan sonra Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış görüşmelerinin arka planında bazı bölgelerde sınırların sınırlandırılması süreci gerçekleştirildi.

Şu anda bu alandaki müzakereler devam ediyor.

Bu müzakerelere ABD, Avrupa Birliği ve Rusya arabuluculuk yapıyor. Ancak taraflar arasında henüz bir barış anlaşması imzalanmadı.

Makale Meydan.tv sitesinden esinlenmiştir

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu