Haberler

Daireye ‘kupcha’ alınmasına ilişkin Yargıtay’dan önemli karar

Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi, “davacının daire üzerindeki mülkiyet hakkının devlet emlak siciline kaydedilmesi ve sicilden bir alıntı çıkarılması” talebiyle ilgili olarak sanık aleyhine açılan idari davayı değerlendirdi ve karara bağladı.

“Haber Azerbaycan” bu kararı sunuyor

İş vakaları

Davacı X, kendisi ile MTK başkanı arasında imzalanan 7 Aralık 2021 tarihli sözleşmeye göre inşa edilen çok katlı konut binasında bir daire satın aldı. Sözleşmeye göre dairenin fiyatı 1 m2’si 500 manat, toplam 123,5 m2 alanı ise 61.750 manat olarak belirlendi. Daire bedelinin tamamı davacı tarafından ödenmiş olup, 7 Aralık 2021 tarihinde belge düzenlenmiştir. Daha sonra davacı davalıya başvurarak daireye ait hisse bedelini yani daire bedelinin tamamını ödediğini ileri sürerek daireye haklarının tescilini istedi. Davalı 23 Şubat 2022 tarihli yazıyla başvuruyu kabul etmeyi reddetti. Davalı, MTK’ya ait çok katlı konut binasının “Tamamlanan objenin işletmeye kabulüne ilişkin Devlet Kabul Komisyonu Kanunu”nun (veya işletme izin belgesinin) idarede yer almadığını ifade etti.

Bunun üzerine davacı 4 Nisan 2022’de dava açarak, davacının dairesi üzerindeki mülkiyet hakkının devlet emlak siciline kaydedilmesini ve davalıya sicilden alıntı çıkarma yükümlülüğü getirilmesini talep etti. İddia, ilk derece mahkemesinin 18 Ekim 2022 tarihli kararıyla reddedildi. Mahkeme, davacının talep ettiği dairenin adresinde MTK tarafından yaptırılan çok katlı konut binasına ait “kullanım kabul belgesi” veya “kullanıma hazırlama belgesi” ve “kullanım izin belgesi”nin ibraz edilmediğinden kanaat getirdi. davalı idari makam, davacının söz konusu dairenin taşınmaz olarak mülkiyet hakkını reddetmiştir. Davacı, karara itiraz ederek, davacının devlet siciline tescilinin reddedilmesi olarak değerlendirilemez. 7 Nisan 2023 tarihli ilk derece mahkemesi kararı, ilk derece mahkemesinin kararında değişiklik yapılmadı. Temyiz mahkemesi, ilk derece mahkemesinin hukuki görüşünü kabul etti ve temyiz başvurusunda bulundu. kararın iptali için istinaf mahkemesine başvuruldu.

Yargıtayın konumu

Dava materyallerini ve temyiz başvurusuna ilişkin delilleri inceledikten sonra mahkeme heyeti, temyiz başvurusunun haklı olduğu kanaatine vardı. Dosya istinaf mahkemesi tarafından incelendiğinde objektif soruşturma ilkesinin gereklerine uyulmadığı ve davanın uyuşmazlığa ilişkin koşulları tam ve kapsamlı bir şekilde incelenmediği görüldü.

Böylece davalının yazısından 1 adreste inşa edilen çok katlı konutta 23 dairenin kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Bu daireler mahkeme kararına, MTK’nın yayınladığı mali tablolara ve tutanaklardan alıntılara dayanılarak tescil ediliyor. Davacının, ihtilaflı dairenin bulunduğu binadaki 23 dairenin tesciline ilişkin delillerini değerlendiren istinaf mahkemesi, “İdari Muhakemeler Hakkında Kanun”un 13.5 maddesine göre gerçek veya tüzel kişilerin güveninin temel alınamayacağını kaydetti. Her ne kadar güven hakkı kanunla korunsa da, güven hakkının uygulandığı kurumun uygulaması, mevcut uyuşmazlığın fiili koşullarında konut binasının hukuka aykırı eylemlerine dayandırılamaz. “kullanıma kabul belgesi” veya “kullanıma hazırlama belgesi” ve “kullanma izin belgesi” bulunmayan diğer dairelere ekstre verilmesi kapsamında vatandaşın eylemlerine güven hakkının korunması. yargı heyeti tarafından savunulamaz. Ancak istinaf mahkemesinin, davalının yazısında adı geçen dairelerin mahkeme kararına dayanarak tescilini araştırmadığı, MTK tarafından yayınlanan mali tabloların, protokolden alıntıların, dairenin hangi mahkeme kararına dayanılarak tescil edildiğinin tespit edilmediği, Söz konusu 23 daireyle ilgili yürütülen idari işlemlere ilişkin detaylı bir araştırma yapılmamış, tescile ilişkin idari işlem materyalleri talep edilmemiş, bu dairelerin tescilinin hangisinin mahkeme kararına dayandığı, hangisinin idari makam tarafından yapıldığı araştırılmamıştır. Sorumlu idari organ, kendi inisiyatifiyle, bu mahkeme kararlarına karşı idari organ tarafından temyiz başvurusu yapılıp yapılmadığı konusunda, sorumlu idari organ, yeni idari uygulamasını, oluşturulup oluşturulmadığına açıklık getirmeksizin, söz konusu mahkeme kararlarına dayandırmış, davacının davaya ilişkin delillerini değerlendirmiştir. eşitlik ilkelerinin ihlali ve idari organların güven hakkının korunmasına yönelik uygulamalarının temelsiz olması.

Mahkeme heyeti, mevcut uyuşmazlığın hukuki ve makul çözümü açısından eşitlik ve güven hakkının korunması ilkelerine yönelik ihlallerin varlığı hususunun da değerlendirilmesi gerektiğini değerlendirdi. Dolayısıyla davacı açısından eşitlik ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varabilmek için mahkemenin öncelikle davacı tarafından sunulan belgelerle aynı belgelere dayanarak diğer kişilerin haklarının tescil edildiğini açıklığa kavuşturması gerekir. ile aynı durumda olan ve iddiası aynı gerçeğe dayanan davacı hakkında hakkın tescili ve ekstrenin verilmesi durum ve şartlara dayanılarak reddedildi mi? hukuki gerekçesi var mı, yoksa davacının durumunda hakkı tescil ettiren kişilere göre farklı bir durum veya durum var mı? Anayasa’nın 25. maddesinin V. Kısmına göre hak ve ödevler konusunda karar veren devlet organları ve devlet iktidarını elinde bulunduranlarla ilişkilerde herkesin eşit haklara sahip olduğu dikkate alınmalıdır. Bu anayasal normu temel alan ve onu daha spesifik hale getiren İdari Yargılama Kanunu’nun 12. maddesine göre, idari organın aynı önemli olgusal koşullarla ilgili farklı davalarda farklı kararlar vermesi yasaktır. Takdir yetkilerinin kullanılmasında eşitliğin ayrı bir önem taşıdığı, dolayısıyla bu ilkenin içerdiği eşit yaklaşımın, takdir yetkisinin doğru kullanılmasının ön koşulu olarak vatandaş önünde eşit muamele ilkesinin sağlanması zorunluluğunun bulunduğu unutulmamalıdır. güven hakkı ancak idari organların davranışlarının tahmin edilmesinin mümkün olduğu durumlarda sağlanabilir. İlgili kişi, itirazının idari uygulamalara uygun olarak çözülen benzer davalara benzer bir şekilde çözüleceğini önceden bilme ve tahmin etme olanağına sahip olmalıdır. Bir kişi için böyle bir fırsat tam olarak eşit muamele, tutarlı davranış ve güvenin korunması ilkeleriyle yaratılır. İdari organlar, uygulamalarında herkese eşit muamele edilmesini ve tutarlı muamele edilmesini sağlayacak şekilde hareket etmelidir. Herhangi bir kamu hizmetinin çeşitli nedenlerle yasa dışı hale getirilmesi durumunda, idari makamların öncelikle bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmaya yönelik tedbirleri almaları ve konuyla ilgili daha sonraki uygulamalarını değiştirdiklerini göstererek bu durumu açıkça ortaya koymaları gerekmektedir.

İdari makamların bu şekilde davranmayarak önceki uygulamalara uygun davranmaya devam etmeleri durumunda, idari makamlar aynı şartlara dayalı olarak daha sonraki itirazlara karar verirken eşitlik hakkı ve güvenin korunması gereklerini dikkate almalıdır. İdari organların idari uygulamaları, bağımsız olarak veya mahkeme kararlarına dayanarak oluşturdukları kolluk uygulamaları olarak da ayırt edilebilir. Herhangi bir konudaki uyuşmazlığın dava sonucu çözüme kavuşturulması halinde, daha sonra aynı olgusal şartlara ve hukuki gerekçelere dayanan uyuşmazlıklarda idari organ, uygulamasını bu kararın içeriğine göre şekillendirmek zorundadır. Bir idari organın idari (kolluk) uygulamasının mahkeme kararına dayalı olarak değiştirilebilmesi için ya o mahkeme kararının hukuki geçerliliğini yitirmesi ya da buna ilişkin yeni bir yargı uygulamasının oluşturulması gerektiği dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde mahkeme kararının dayandığı maddi ve hukuki gerekçelerin değişmesi gerekmektedir.

Kurul, söz konusu vakaların soruşturulması ve tespit edilmesinin, uyuşmazlık hakkında makul ve objektif bir hukuki karar verilmesi açısından özellikle önem taşıdığını kaydetti. Bu davalar incelenmeden ve davada belirlenen diğer davalarla birlikte değerlendirilmeden verilen bir mahkeme kararı makul ve objektif bir karar olarak kabul edilemez. Davanın yeniden değerlendirilmesi sırasında, istinaf mahkemesi tarafından bu kararın gerekçesinde belirtilen durumların, objektif soruşturma ilkesinin gereklerine uygun olarak araştırılıp tespit edilmesi gerekmektedir.

Nihai mahkeme kararı:

Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi İdare Kurulu’nun kararıyla davacının temyiz itirazı onandı. İstinaf derece mahkemesinin 7 Nisan 2023 tarihli kararı iptal edilmiş, dosya yeniden görüşülmek üzere istinaf derece mahkemesine gönderilmişti.

Haber Azerbaycan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu